Nasıl çok kısa sürede olabiliyor?
bütün olay hidrostatik basınç denen fiziksel hede. insan vücudu %90 sudan ibaret olan bir et torbası. sıvılar sıkıştırılamazlar. dolayısıyla kinetik enerjiyi yayan hidrodinamik şok dalgası bütün vücuda yayılırken nörolojik sensör görevi yapan hücrelere yoğun baskı uygular. biz bunu gözde ani bir ışık patlaması ve arkasından gelen bayılma olarak yaşarız. ölüm hadisesi bu bayılma esnasında yaşanan kan kaybından oluyor. beyinden vurulma ise zaten ölüm.
Diğer durumlar
kurşun öldürmez. istersen 60 tane kurşun ye fark etmez. tabi bu dediklerim beyin çalışmaya devam ettigi ve kalp durmadığı sürece geçerli. yani atış bu iki nokta dışında bir yere yapıldıysa hemen ölmezsiniz. ateşli yaralanmalarda insanlar genelde kan kaybından ölür. eğer delik kanı durdurmanın çok zor olduğu bir noktada, mesela hayati bir organda açılmışsa doktorlar da çare olamaz bazen. uzun lafın kısası, kan kaybınız durdurulabildiği sürece isterseniz 160 kurşun yiyin, hayati bir organa denk gelmediyse ölmezsiniz.
"vurulan adamlar niye yere düşer ya da bayılır?" sorusuna da açıklık getirelim. beyin kendi halinde takılıp vücuda komut vermekle uğraşırken yenilen kurşunun vücutta meydana getirdiği titreşim yüzünden bir anda şok geçiriyor ve "ne oluyoruz amuna koyim bu ne" dedikten sonra vücudun şartelini kapatıyor. tıpkı evimizde elektrik prizlerinde pat çat sesleri duyduğumuzda ya da elektrik ile ilgili bir sorun hissettiğimizde hemen anahtarı ya da şarteli indirmemiz gibi.
Kurşun isabet ettiği takdirde kesin ölümün yaşandığı bölge.
kurşun zaten ana arterlerden birine denk gelmedikçe, kafadan veya kalpten direkt vurulmadıkça bir insanı anında öldürmez. vücut yaşadığı travma dolayısı ile şoka girer.
ölüm dediğimiz durum vücuttaki sistemlerden birinin ya da birkaçının çökmesi sonucu beynin çalışmayı durdurması ise bu, vurulduğunuz yere bağlı olarak çok uzun da sürebilir birkaç dakika da. öyle filmlerdeki gibi vuruldum düştüm yattım gibi olmuyor ölüm. daha dehşet verici. ağızdan köpük gelmesi, çığlıklar ve acı ile dolu.
bütün olay hidrostatik basınç denen fiziksel hede. insan vücudu %90 sudan ibaret olan bir et torbası. sıvılar sıkıştırılamazlar. dolayısıyla kinetik enerjiyi yayan hidrodinamik şok dalgası bütün vücuda yayılırken nörolojik sensör görevi yapan hücrelere yoğun baskı uygular. biz bunu gözde ani bir ışık patlaması ve arkasından gelen bayılma olarak yaşarız. ölüm hadisesi bu bayılma esnasında yaşanan kan kaybından oluyor. beyinden vurulma ise zaten ölüm.
Diğer durumlar
kurşun öldürmez. istersen 60 tane kurşun ye fark etmez. tabi bu dediklerim beyin çalışmaya devam ettigi ve kalp durmadığı sürece geçerli. yani atış bu iki nokta dışında bir yere yapıldıysa hemen ölmezsiniz. ateşli yaralanmalarda insanlar genelde kan kaybından ölür. eğer delik kanı durdurmanın çok zor olduğu bir noktada, mesela hayati bir organda açılmışsa doktorlar da çare olamaz bazen. uzun lafın kısası, kan kaybınız durdurulabildiği sürece isterseniz 160 kurşun yiyin, hayati bir organa denk gelmediyse ölmezsiniz.
"vurulan adamlar niye yere düşer ya da bayılır?" sorusuna da açıklık getirelim. beyin kendi halinde takılıp vücuda komut vermekle uğraşırken yenilen kurşunun vücutta meydana getirdiği titreşim yüzünden bir anda şok geçiriyor ve "ne oluyoruz amuna koyim bu ne" dedikten sonra vücudun şartelini kapatıyor. tıpkı evimizde elektrik prizlerinde pat çat sesleri duyduğumuzda ya da elektrik ile ilgili bir sorun hissettiğimizde hemen anahtarı ya da şarteli indirmemiz gibi.
kurşun zaten ana arterlerden birine denk gelmedikçe, kafadan veya kalpten direkt vurulmadıkça bir insanı anında öldürmez. vücut yaşadığı travma dolayısı ile şoka girer.
ölüm dediğimiz durum vücuttaki sistemlerden birinin ya da birkaçının çökmesi sonucu beynin çalışmayı durdurması ise bu, vurulduğunuz yere bağlı olarak çok uzun da sürebilir birkaç dakika da. öyle filmlerdeki gibi vuruldum düştüm yattım gibi olmuyor ölüm. daha dehşet verici. ağızdan köpük gelmesi, çığlıklar ve acı ile dolu.
